-
-
Dank je wel
Teşekkür ederim
-
Het gaat goed met mij
İyiyim
-
-
Met mij gaat het ook goed
Ben de iyiyim
-
Waar is Yıldız?
Yıldız nerede?
-
Yıldız is hier ook
Yıldız da burada
-
Kijk, daar komt ze aan
İşte geliyor
-
Hoe gaat het met jou?
Sen nasılsın?
-
Ik zal je voorstellen aan mijn vriendin Selma
Tanıştırayım, arkadaşım Selma
-
Mijn naam is Hasan
Adım Hasan
-
Aangenaam u te leren kennen
Tanıştığımıza memnun oldum
-
Ook aangenaam
Ben de memnun oldum
-
Hoe gaat het met u?
Nasılsınız?
-
Ik ga, dag
Ben gidiyorum, iyi günler
-
Dag meneer Hasan
Iyi günler Hasan bey
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Zijn, worden, gebeuren
Olmak
-
-
-
-
-
Goedemiddag, mevrouw Nurten
İyi günler Nurten hanım
-
Hoe gaat het met u, mevrouw Selma?
Siz nasılsınız Selma Hanım?
-
İk ben een Nederlander
Hollandalıyım
-
Ik woon in Amsterdam
Amsterdam’da oturuyorum
-
Ik ben leraar/lerares
Ben öğretmenim
-
İk ben ambtenaar
Ben memurum
-
İk ben student
Ben öğrenciyim
-
Wat is uw naam?
Adınız ne?
-
Ik vind het ook aangenaam kennis te maken
Ben de tanıştığımıza memnun oldum
-
Waar komt u vandaan, mevrouw Ayla?
Nerelisiniz Ayla Hanım?
-
Ik kom uit İstanbul
İstanbulluyum
-
Waar woont u?
Nerede oturuyorsunuz?
-
Oorspronkelijk kom ik uit İzmir, maar nu woon ik in İstanbul
Aslen İzmirliyim, ama şimdi İstanbul’da oturuyorum
-
Waar woont u in İstanbul?
İstanbul’da nerede oturuyorsunuz?
-
Wat is uw beroep?
Mesleğiniz ne?
-
Wat voor werk doet u?
Ne iş yapıyorsunuz?
-
Waar werkt u?
Nerede çalışıyorsunuz?
-
Ik werk in Beşiktaş op een basisschool
Beşiktaş’ta bir ilkokulda çalışıyorum
-
Oh, wat leuk
Aa, ne güzel
-
Ik ben douanier
Gümrük memuruyum
-
Ik werk op het vliegveld Yeşilköy
Yeşilköy havaalanında çalışıyorum
-
mijn zus werkt daar ook
Kız kardeşim de orada çalışıyor
-
-
Wat is de naam van uw zuster?
Kız kardeşinizin adı ne?
-
Wat voor werk doet zij?
Ne iş yapıyor?
-
Mijn zus is politieagent
Kız kardeşim Polis memurudur
-
Op welke afdeling werkt zij?
Hangi hatlarda çalışıyor?
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Buitenlandse vluchten
Dış hatlar
-
Zij werkt bij de buitenlandse vluchten
Dış hatlarda çalışıyor
-
-
-
-
-
Wat is jouw naam?
Adın ne?
-
Wat is haar/zijn naam?
Adı ne?
-
Zijn naam is Hans
Adı Hans
-
Waar kom je vandaan?
Nerelisin?
-
Waar komt hij/zij vandaan?
Nereli?
-
Hij/zij komt uit Izmir
İzmirlidir
-
Waar woon jij?
Nerede oturuyorsun?
-
Waar woont hij/zij?
Nerede oturuyor?
-
Hij/zij woont in İstanbul
İstanbul’da oturuyor
-
Hij/zij is leraar/lerares
Öğretmendir
-
Waar werk jij?
Nerede çalışıyorsun?
-
Ik werk in Rotterdam
Rotterdam’da çalışıyorum
-
Waar werkt hij/zij?
Nerede çalışıyor?
-
Hij/zij werkt in Amsterdam
Amsterdam’da çalışıyor
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İk wil veel appels
Çok elma istiyorum
-
İk koop weinig aardappels
Az patates alıyorum
-
Ik wil een paar pennen
Birkaç kalem istiyorum
-
İk wil een beetje suiker
Biraz şeker istiyorum
-
Twee broden
İki tane ekmek
-
Vier boeken
Dört tane kitap
-
Drie pennen
Üç tane kalem
-
-
-
-
Prettige feestdagen
İyi bayramlar
-
Veel plezier
İyi eğlenceler
-
Gelukkig nieuwjaar
Mutlu yıllar
-
Goede reis
İyi yolculuklar
-
Prettige vakantie
İyi tatiller
-
Selma werkt in İstanbul
Selma İstanbul’da çalışıyor
-
Ik ben Nederlander
Ben Hollandalıyım
-
-
-
-
-
-
-
İk kom uit İzmir
ben izmirliyim
-
Waar kom je vandaan?
sen nerelisin?
-
Waar komt hij vandaan?
o nereli?
-
Wij zijn Nederlands
biz hollandalıyız
-
Waar komen jullie vandaan?
siz nerelisiniz?
-
Waar komen zij vandaan?
onlar nereli?
-
-
İk kom uit İstanbul
Ben İstanbulluyum
-
Waar woont u?
siz nerede oturuyorsunuz?
-
-
Waar werken jullie?
siz nerede çalısıyorsunuz?
-
-
-
-
In/bij buitenlandse vluchten
Dış hatlarda
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İk werk op het vliegveld
Ben havaalanında çalışıyorum
-
Ik woon in Istanbul
Ben Istanbul’da oturuyorum
-
İk woon in Nederland
Ben Hollanda’da oturuyorum
-
Zij werkt in Nederland
O Hollanda’da çalışıyor
-
Ik woon in Arnhem
Ben Arnhem’de oturuyorum
-
Hij woont in Istanbul
O İstanbul’da oturuyor
-
Ik werk in Amsterdam
Ben Amsterdam’da çalısıyorum
-
İk werk op een school
Ben okulda çalışıyorum
-
Ik werk bij de buitenlandse vluchten
Ben dış hatlarda çalışıyorum
-
Ik woon in Ortaköy
Ben Ortaköy’de otoruyorum
-
Ik woon in Izmir
Ben Izmir’de oturuyorum
-
Op welke afdeling werkt zij?
O hangi bölümde çalışıyor?
-
Zij werkt bij de buitenlandse vluchten
O dış hatlarda çalışıyor
-
Ik werk thuis
Ben evde çalışıyorum
-
Hij werkt op een school
O okulda çalışıyor
-
Ik woon in Ulus
Ulus’ta oturuyorum
-
Ik loop op straat
Sokakta yürüyorum
-
Ik werk bij de douane
Gümrükte çalışıyorum
-
Ik woon in Beşiktaş
Beşiktaş’ta oturuyorum
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Ik blijf vanavond bij jou
Bu akşam sende kalıyorum
-
Jij blijft vanavond bij ons
Bu akşam bizde kalıyorsun
-
Wij blijven vanavond bij u/jullie
Bu akşam sizde kalıyoruz
-
Selma blijft vanavond bij ons
Selma bu akşam bizde kalıyor
-
Selma blijft vannacht bij jou
Selma bu akşam sende kalıyor
-
Ik blijf vannacht bij jullie
Bu akşam sizde kalıyorum
-
Selma blijft vannacht bij hem
Selma bu akşam onda kalıyor
-
Ze blijft vannacht bij mij
O bu akşam bende kalıyor
-
Ze blijven vannacht bij ons
onlar bu akşam bizde kalıyorlar
-
Selma blijft vannacht bij u
Selma bu akşam sizde kalıyor
-
Selma logeert vannacht bij hen
Selma bu akşam onlarda kalıyor
-
Ze blijven vannacht bij ons
onlar bu akşam bizde kalıyorlar
-
-
-
-
-
-
-
-
Deze (dichtbij) mv
Bunlar
-
-
-
-
-
Wat is die/dat? (Ver weg)
O ne?
-
-
-
-
-
-
Dat huis (daarginds)
O ev
-
-
-
-
-
-
Die leraar/lerares (daarginds)
O öğretmen
-
Dit is een man
Bu bir adamdır
-
Dit is een vrouw
Bu bir kadındır
-
Dit is een pen
Bu bir kalemdir
-
Dit is een vlakgom
Bu bir silgidir
-
Dit is een school
Bu bir okuldur
-
Dit is een televisie
Bu bir televizyondur
-
Dit is een roos
Bu bir güldür
-
Dit is een dorp
Bu bir köydür
-
Dit is een kind
Bu bir çocuktur
-
Dit is een bloem
Bu bir çiçeltir
-
Dit is een tafel
Bu bir masadır
-
Dat is een pen
Şu bir kalemdir
-
Dit is een schrift
Bu bir defterdir
-
Dat is een boek
Şu bir kitaptır
-
Dat (daarginds) is een school
O bir okuldur
-
Dit is een boom
Bu bir ağaçtır
-
-
-
Coup, staatsgreep
Darbesi
-
-
Jij hebt gewonnen
Kazandın
-
-
Bezig met laden
yükleniyor
-
-
-
-
-
-
Jij hebt gewonnen
Kazandın
-
-
-
-
-
-
-
-
Haast maken, zich haasten
Acele etmek
-
-
-
-
-
-
-
Vluchtnummer
Uçuş numarası
-
-
-
-
-
-
Antwoord op welkom
Hoş bulduk
-
Het regent
Yağmur yağıyor
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Pakken, nemen, kopen
Almak
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Bezig met verbinden
Bağlanıyor
-
Je kwam dichtbij
yaklaştın
-
-
-
U woont/jullie wonen
Oturuyorsunuz
-
-
Ik zet thee
Çay yapıyorum
-
Jij zet thee
Çay yapıyorsun
-
Hij/zij zet thee
Çay yapıyor
-
Wij zetten thee
Çay yapıyoruz
-
Jullie zetten thee/u zet thee
Çay yapıyorsunuz
-
Zij zetten thee
Çay yapıyorlar
-
-
-
Yıldız en Mehmet wachten op het vliegveld
Yıldız ile Mehmet havaalanında bekliyor
-
Het vliegtuig landt
Uçak iniyor
-
-
İn Nederland regent het veel
Hollanda’da çok yağmur yağıyor
-
Wij wachten op de koffers
Valizleri bekliyoruz
-
Selma wacht op de koffers
Selma valizleri bekliyor
-
Mijn koffer komt eraan
Valizim gelıyor
-
Zij gaan gelijk naar huis
Hemen eve gidiyorlar
-
Wie maakt de thee?
Çayı kim yapıyor?
-
Mehmet maakt de thee
Çayı Mehmet yapıyor
-
-
-
Waar zijn Mehmet en Yıldız?
Yıldız ve Mehmet nerede?
-
Mehmet en Yıldız zijn op het vliegveld
Yıldız ve Mehmet havaalanında
-
Wat doet Mehmet?
Mehmet ne yapıyor?
-
Mehmet haast zich
Mehmet acele ediyor
-
Wanneer landt het vliegtuig?
Uçak ne zaman iniyor?
-
İn Nederland regent het veel
Hollanda’da çok yağmur yağıyor
-
Waarom kijkt Mehmet naar de klok?
Mehmet neden saate bakıyor?
-
Straks begint de wedstrijd, daarom
Birazdan maç başlıyor da ondan
-
Yıldız wacht op de koffers
Yıldız valizleri bekliyor
-
Waar is de koffer?
Valiz nerede?
-
De koffer komt eraan
Valiz geliyor
-
Wat wil Yıldız zien?
Yıldız ne görmek istiyor?
-
Yıldız wil de foto’s zien
Yıldız fotoğrafları görmek istiyor
-
Wie maakt de thee?
Çayı kim yapıyor?
-
Mehmet maakt de thee
Çayı Mehmet yapıyor
-
Alsjeblieft, haast je Mehmet
Lütfen acele et Mehmet
-
Het vliegtuig landt bijna
Uçak inmek üzere
-
Het vliegtuig landt over tien minuten
Uçak 10 dakika sonra iniyor
-
Kijk! Daar is zij
Bak! İşte orada
-
Hoe was je vakantie?
Tatilin nasıl geçti?
-
Mijn vakantie was erg mooi
Tatilim çok güzeldi
-
Hoe is Nederland?
Hollanda nasıl?
-
Men zegt dat het daar veel regent
Orada çok yapmur yapıyor diyorlar
-
Wat doe je, Mehmet?
Ne yapıyorsun Mehmet?
-
Waarom kijk je naar de klok?
Neden saate bakıyorsun?
-
Je ziet het, we wachten op de koffers
Görüyorsun, valizleri bekliyoruz
-
Daar, mijn koffer komt eraan
İşte valizim geliyor
-
Een moment, laat mij jouw koffer pakken
Bir dakika, valizini ben alayım
-
İk wil graag de foto’s zien
Fotoğrafları görmek istiyorum
-
Goed, ik maak de thee
Tamam, çayı ben yapıyorum
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İets anders
Başka bir şey
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Het kleine meisje
Küçük kız
-
Een mooie vrouw
Güzel bir kadın
-
Een rood huis
Kırmızı bir ev
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Hij spreekt een beetje Nederlands
biraz hollandaca biliyor
-
Het regent in veel gebieden
birçok bölgede yağmur yağıyor
-
De kruidenier wil veel geld
manav çok para istiyor
-
Ik wil nog een watermeloen
başka bir karpuz istiyorum
-
Ik wil niet veel druiven
fazla üzüm istemiyorum
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Blijf jij?
Kalıyor musun?
-
Blijft hij/zij/het?
Kalıyor mu?
-
Blijven wij?
Kalıyor muyuz?
-
Blijven jullie/blijft u?
Kalıyor musunuz?
-
Blijven zij?
Kalıyorlar mı?
-
-
-
-
Houd ik van koffie?
Kahve seviyor muyum?
-
Houd jij van koffie?
Kahve seviyor musun?
-
Houdt zij/hij van koffie?
Kahve seviyor mu?
-
Houden wij van koffie?
Kahve seviyor muyuz?
-
Houden jullie/houdt u van koffie?
Kahve seviyor musunuz?
-
Houden zij van koffie?
Kahve seviyorlar mi?
-
-
-
-
Ik koop perziken
Şeftali alıyorum
-
Ik eet uien
Soğan yiyorum
-
-
-
-
Wat ben je aan het doen?
ne yapıyorsun?
-
Waar woon je?
nerede oturuyorsun?
-
-
Wanneer kom je?
Ne zaman geliyorsun?
-
-
-
Hoeveel kilo tomaten wil je?
Kaç kilo domates istiyorsun?
-
Welk kind komt?
Hangi çocuk geliyor?
-
-
Waar ga je naar toe?
Nereye gidiyorsun?
-
-
Waarom ga je?
Neden gidiyorsun?
-
-
Hoe ziet hij/zij?
Nasıl görüyor?
-
-
-
-
-
-
-
Niet doen/niet maken
Yapmamak
-
-
-
Jij ziet niet
Görmüyorsun
-
Hij/zij ziet niet
Görmüyor
-
-
Jullie zien niet/u ziet niet
Görmüyorsunuz
-
Zij zien niet
Görmüyorlar
-
-
İk houd er niet van
Sevmiyorum
-
Jij houdt er niet van
Sevmiyorsun
-
Hij/zij houdt er niet van
Sevmiyor
-
Wij houden er niet van
Sevmiyoruz
-
U houdt er niet van/jullie houden er niet van
Sevmiyorsunuz
-
Zij houden er niet van
Sevmiyorlar
-
-
-
Jij koopt niet
Almıyorsun
-
Hij/zij koopt niet
Almıyor
-
-
Jullie kopen niet/u koopt niet
Almıyorsunuz
-
Zij kopen niet
Almıyorlar
-
-
-
Jij vraagt niet
Sormuyorsun
-
Hij/zij vraagt niet
Sormuyor
-
Wij vragen niet
Sormuyoruz
-
Jullie vragen niet/u vraagt niet
Sormuyorsunuz
-
Zij vragen niet
Sormuyorlar
-
-
-
-
Selma en ik willen niet
Selma ve ben istemiyoruz
-
Ik koop geen sinaasappels
Portakal almıyorum
-
Selma heeft vandaag met spijt het slechte nieuws aan haar vriendin in de supermarkt verteld
Selma bugün manavda kız arkadaşına kötü haberi üzülerek verdi
-
-
-
-
-
Morgenochtend
Yarın sabah
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Volgende week
Gelecek hafta
-
-
Volgende maand
Gelecek ay
-
Selma komt vandaag niet
Selma bugün gelmiyor
-
Mehmet komt morgen niet
Mehmet yarın gelmiyor
-
Selma koopt vandaag geen druiven
Selma bugün üzüm almıyor
-
İk ga vandaag niet
Bugün gitmiyorum
-
Jij begrijpt niet
Anlamıyorsun
-
Ik begrijp niet
Anlamıyorum
-
Hoeveel kilo tomaten wilt u?
Kaç kilo domates istiyorsunuz?
-
Begrijp ik het niet?
Anlamıyor muyum?
-
Begrijp jij het niet?
Anlamıyor musun?
-
Begrijpt hij/zij het niet?
Anlamıyor mu?
-
Begrijpen wij het niet?
Anlamıyoruz mu?
-
Begrijpen jullie het niet/begrijpt u het niet?
Anlamıyor musunuz?
-
Begrijpen zij het niet?
Anlamıyorlar mı?
-
Ga ik niet?
Gitmiyor muyum?
-
Ga jij niet?
Gitmiyor musun?
-
Gaat hij/zij niet?
Gitmiyor mu?
-
Gaan wij niet?
Gitmiyor muyuz?
-
Gaan jullie niet/gaat u niet?
Gitmiyor musunuz?
-
Gaan zij niet?
Gitmiyorlar mı?
-
Houdt Selma niet van blauwe druiven?
Selma siyah üzüm sevmiyor mu?
-
Gelijk, onmiddelijk
Hemen
-
-
-
-
-
-
Draaien (van schijf)
Çevirmek
-
-
-
Aan de telefoon
Telefonda
-
Tante (van vaderskant)
Teyze
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Zich vermaken, het gezellig hebben
Eğlenmek
-
-
-
Gezellig praten
Sohbet etmek
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Missen, laten ontsnappen
Kaçırmak
-
-
-
-
Volgende keer
Bir dahaki sefere
-
-
-
-
İk moet gaan
Gitmen lazım
-
-
-
-
We zien elkaar morgen
Yarın görüşürüz
-
-
Selma heeft gisteren aardappelen gekocht
Selma dün patates aldı
-
Selma ging vorige week naar Nederland
Selma geçen hafta Hollanda’ya gitti
-
Ik lachte/ik heb gelachen
Güldüm
-
Jij lachte/jij hebt gelachen
Güldün
-
Hij/zij lachte / hij/zij heeft gelachen
Güldü
-
Wij lachten/wij hebben gelachen
Güldük
-
Jullie lachten/u lachte / jullie hebben gelachen/u heeft gelachen
Güldünüz
-
Zij lachten/zij hebben gelachen
Güldüler
-
-
-
-
-
Jullie kwamen/u kwam
Geldiniz
-
Zij zijn gekomen
Geldiler
-
-
-
Hij/zij heeft begrepen
Anladı
-
-
Jullie hebben begrepen/u heeft begrepen
Anladınız
-
-
-
-
-
Wij hebben geslapen
Uyuduk
-
Jullie sliepen/u sliep
Uyudunuz
-
Zij hebben geslapen
Uyudular
-
-
We gingen vroeg naar bed
erken yattık
-
-
-
-
-
-
Daar hebben wij gegeten
Orada yemek yedik
-
-
-
-
-
-
Ik heb met Mehmet geschaakt
Mehmet’le satranç oynadim
-
Jullie zijn een gezellige avond misgelopen
Güzel bir geceyi kaçırdınız
-
Na het eten hebben we thee gedronken en gezellig gepraat
Yemekten sonra çay içtik, sohbet ettik
-
Gisteravond heb ik Mehmet verslagen
Dün akşam ben Mehmet’i yendim
-
Gisteravond ben ik naar mijn tante gegaan en heb ik gegeten
dün akşam teyzeme gittim yemek yedim
-
-
Heeft u begrepen? Begreep u?
Anladınız mı?
-
Zag jij? Heb jij gezien?
Gördün mü?
-
Sliep hij/zij? Heeft hij/zij geslapen?
Uyudu mu?
-
Kwamen zij? Zijn zij gekomen?
Geldiler mi?
-
-
Selma en Yıldız gaan naar de bioscoop
Selma’yla Yıldız sinemaya gidiyor
-
De wasbak en de tegels zijn nieuw
Lavaboyla fayanslar yeni
-
Ik ben met de trein naar Turkije gegaan
Türkiye’ye trenle gittim
-
Ik ben met het vliegtuig naar Turkije gegaan
Türkiye’ye uçakla gittim
-
Ik heb met Mehmet geschaakt
Mehmet’le satranç oynadım
-
Ik heb met Bilgin gegeten
Bilgin’le yemek yedim
-
-
Heb ik met Mehmet geschaakt?
Mehmet’le satranç oynadım mı?
-
Ben ik een gezellige avond misgelopen?
Güzel bir geceyi kaçırdım mı?
-
Hebben wij na het eten gezellig gepraat?
Yemekten sonra sohbet ettik mi?
-
Heb je vroeg geslapen?
erken uyudun mu?
-
Heb je na het eten gezellig gepraat?
Yemekten sonra sohbet ettin mi?
-
-
-
-
-
-
Je kwam dichtbij
Yaklaştın
-
Keramiekverkoper
Seramikçi
-
-
-
-
-
-
Dat kan, kan zijn
Olabilir
-
-
-
-
-
-
-
Het is hem niet gelukt
Beceremedi
-
-
-
-
-
-
Verstrooid, peinzend
Dalgın
-
Die op de grond ligt/liggen
Yerde duran
-
-
-
Wankelen, struikelen
Sendelemek
-
-
-
İk heb een auto
Arabam var
-
Wat heeft hij/zij
Nesi var
-
-
-
-
-
-
(Tegels) zetten, leggen
Döşemek
-
-
-
Houden, vasthouden
Tutmak
-
-
-
-
Moge God geduld schenken
Allah sabır versin
-
-
-
-
-
-
-
-
Telefoonnummer
Telefon numerası
-
-
Ik zag niet / ik heb niet gezien
Görmedim
-
Jij deed niet / jij hebt het niet gedaan
Yapmadın
-
Hij heeft een tegel gebroken
Bir tane fayans kırdı
-
-
Hij heeft een paar tegels gebroken
Birkaç tane fayans kırdı
-
Hij heeft de witte tegels gebroken
Beyaz fayansları kırdı
-
-
Ik dronk de warme thee
Sıcak çayı içtim
-
Hij zag de spullen die voor hem stonden niet
Önünde duran eşyaları görmedi
-
-
Hij heeft die wasbak gerepareerd
Şu lavaboyu tamir etti
-
Hij heeft deze tegel niet gebroken
Bu fayansı kırmadı
-
Ik heb die man niet gezien
O adamı görmedim
-
Ik at die druiven niet
Şu üzümü yemedim
-
Ik heb de zwarte pennen gekocht
Siyah kalemleri aldım
-
-
-
-
-
-
Ik zag de boom niet
Ağacı görmedim
-
Jij pakte het papier niet
Kağıdı almadın
-
Mehmet heeft de bril niet gepakt
Mehmet gözlüğü almadı
-
Wij hebben het boek niet gelezen
Kitabı okumadık
-
U heeft het boek niet gelezen
Kitabı okumadınız
-
Zij hebben de bril niet gezien
Gözlüğü görmediler
-
Ik zag een keramiekverkoper
Seramikçi gördüm
-
Ik zag de keramiekverkoper
Seramikçiyi gördüm
-
Ik zag Mehmet
Mehmet’i gördüm
-
Ik zag Yildız
Yıldız’ı gördüm
-
Hij heeft ook een paar tegels gebroken
Birkaç tane de fayans kırdı
-
Daarom ging hij tegels kopen
Bu nedenle fayans almaya gitti
-
Mehmet repareerde vandaag voor de derde keer de wasbak
Mehmet bugün lavaboyu üçüncü defa tamir etti
-
De gebroken tegels heeft hij opnieuw gelegd
Kırılan fayansları yeniden döşedi
-
Ik heb de koude thee gedronken
Soğuk çayı içtim
-
Hij wachtte op mij
Beni bekledi
-
Ik dacht aan jou
Seni düşündüm
-
Mehmet wilde thee
Mehmet çay istedi
-
Ik heb aan hem gedacht
Onu düşündüm
-
Zij hebben aan ons gedacht
Bizi düşündüler
-
-
Zij wachtte op jullie
Sizi bekledi
-
-
Mehmet zag mij
Mehmet beni gördü
-
Ik wachtte op Selma
Selma’yı bekledim
-
Ik houd van Istanbul
Istanbul’u seviyorum
-
Ik dacht aan Amsterdam
Amsterdam’ı düşündüm
-
Ik zag Yıldız
Yıldız’ı gördüm
-
Zij hebben Yıldız gezien
Onlar Yıldız’ı gördü
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
1998
Bin dokuz yüz seksen
-
-
-
-
Jij hebt op de vierde etage gewoond
Dördüncü katta oturdun
-
Wat heb je gezien?
Ne gördün?
-
-
Wat heb je precies gezien?
Neyi gördün?
-
Wie heeft het gedaan?
Kim yaptı?
-
-
Wie heb je gisteren bij de keramiekwinkel gezien?
Dün seramikçide kimi gördün?
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
De monteur heeft de wasbak gerepareerd
Tamirci lavaboyu tamir etti
-
De sleutelmaker heeft de sleutel gemaakt
Anahtarcı anahtan yaptı
-
De zanger heeft een lied gezongen
Şarkıcı şarkı söyledi
-
De waterverkoper verkocht water
Sucu su sattı
-
De tandarts trok de tand
Dişçi dişi çekti
-
De melkboer verkocht de melk
Sütçü sütü sattı
-
De keramiekverkoper verkocht tegels
Seramikçi fayans sattı
-
De kok heeft het eten gemaakt
Aşçı yemeği yaptı
-
De boekverkoper verkocht het boek
Kitapçı kitabı sattı
-
Winnende reeks
galibiyet serisi
-
-
-
-
-
-
Sluiten, uitdoen
Kapatmak
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Bewonderaar, fan
Taraftar
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Ik ben … jaar
Ben … yaşındayım
-
Mijn geboortedatum
doğum tarihim
-
-
-
İk ben een zakenman
iş adamıyım
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Hoe zeg je…
… nasıl denir?
-
Hoe schrijf je…
… nasıl yazılır?
-
Hoe zeg je … [2]
… nasıl söylenir?
-
Langzamer alstublieft
daha yavaş lütfen
-
İk heb een vraag
bir sorum var
-
Wat betekent …
… ne demek?
-
Wat bedoel je? Wat wil je zeggen?
Ne demek istiyorsun?
-
Mag ik wat vragen?
bir soru sorabilir miyim?
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Zuid-Amerika
Güney Amerika
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Noord-Amerika
kuzey amerika
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
vreemd, vreemdeling, buitenlands
yabancı
-
-
-
-
-
-
-
-
-
zelfstandig naamwoord
isim
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
uitdrukking, uiting
ifade
-
eet smakelijk
afiyet olsun
-
-
-
veel beterschap
geçmiş olsun
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
İk heb geen munten
jetonum yok
-
Tonen, aanwijzen
Göstermek
-
-
-
-
Is the weather hot?
Hava sıcak mı?
-
Is the giraf kort?
Zürafa kısa mı?
-
Een giraf is erg lang
Zürafa çok uzun
-
Is het raam open?
Pencere açık mı?
-
Taxichauffeur
Taksi şoförü
-
Ik ben geen student
Ben öğrenci değilim
-
Wie is hij; is hij Nuri?
Bu kim; bu Nuri mi?
-
Is dit een aardbei?
Bu çilek mi?
-
Mobiele telefoon
Cep telefonu
-
-
Eiffeltoren
Kulesi burada
-
-
-
-
-
-
-
Ik liet mijn haar knippen bij de kapper
Bir berber dükkanında saçımı kestirdim
-
Ik heb ooit in een restaurant gewerkt
Bir zamanlar bir lokantada çalıştım
-
-
je moet een vreemde taal leren
Sen bir yabancı dil öğrenmek zorundasın
-
Zijn wens werd uiteindelijk vervuld
Onun dileği sonunda farkedildi
-
Elk zelfstandig naamwoord in het Portugees is mannelijk of vrouwelijk
Portekizcede her isim ya eril ya da dişildir
-
-
-
-
-
-
-
-
verwerven, verkrijgen
edinmek
-
-
-
-
-
vaatwasser
bulaşık makinesi
-
-
-
gemeubileerd appartement
apartman dairesine
-
-
de kamers van mijn huis en de keuken zijn klein
evimin odaları ve mutfağı küçük
-
de spullen in het huis zijn een beetje oud
evin eşyaları biraz eski
-
-
-
-
-
-
Jim keek links en rechts voor hij de weg overstak
Jim yolu geçmeden önce sola ve sağa baktı
-
-
-
Indien er geen oplossing bestaat, is er dus ook geen probleem.
Eğer hiçbir çözüm yoksa bu hiçbir sorun olmadığından dolayıdır.
-
een week geleden
bir hafta önce
-
Wat betekent dit teken?
Bu işaret ne anlama geliyor?
-
-
-
-
-
-
-
domineren, overheersen
üstün olmak
-
-
-
-
-
-
wasmachine
çamaşır makinesi
-
Hier wordt volgend jaar een nieuw hotel gebouwd
Burada önümüzdeki yıl yeni bir otel inşa edilmiş olacak
-
Zij zette de vuile borden in de gootsteen
Kirli tabakları lavaboya koydu
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Tom en Mary staan al een uur lang voor de spiegel
Tom ve Mary bir saattir aynanın karşısında duruyorlardı zaten
-
-
-
kledingkast
elbise dolabı
-
-
-
-
-
-
Het zelfstandig naamwoord kan in het enkelvoud staan of in het meervoud
Bir isim tekil veya çoğul olabilir
-
In 1975 werd Angola een vrije staat
1975 te, Angola özgür bir ülke oldu
-
-
Het is de moeite waard om deze boeken minstens eenmaal te lezen
Bu kitaplar en az bir kez okumaya değerdir
-
-
-
Ik ben bang dat de boot zinkt als we meer dan zeven mensen meenemen
Korkarım ki yedi kişiden fazla alırsak bu bot bata
-
-
Je dient je correct te kleden voor deze winkel
Bu mağaza için iyi giyinmeniz gerekiyor
-
Veel huisvrouwen klagen over hoge prijzen
Birçok ev hanımları yüksek fiyatlardan şikayet ediyor
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
|
|