pte b

  1. Utmost (adj)
    Elinden gelen en yüksek çaba
  2. Utmost care (n)
    Azami özen
  3. utmost importance (n)
    Azami önem
  4. Analogous (adj)
    Kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir
  5. uprising
    Başkaldıran,ayaklanma
  6. Personalize (v)
    Kişiselleştirmek
  7. A wide range of .....
    (A wide range of products)
    (A wide range of colours)
    Geniş bir ... skalası/yelpazesi
  8. Appreciation (n)
    Takdir, şükran
  9. management accounting (n)
    Yönetim muhasebesi
  10. Concept (n)
    Notion (n)
    Kavram
  11. is concerned with
    İlgili olmak
  12. Concern (n)
    Endişe
  13. Concerning (preposition)
    About (preposition)
    Hakkında
  14. Operate (v)
    • ameliyat etmek
    • Çalıştırmak/işletmek
  15. External (adj)
    Dış, harici
  16. Internal (adj)
    Dahili, iç
  17. Require (v)
    Gerektirmek
  18. Exist (v)
    Var olmak
  19. Understanding (n) (adj)
    • 1. Anlayış, idrak (n)
    • 2. Anlayışlı (adj)
  20. Punctual (adj)
    Dakik
  21. Selection (n)
    • 1. Seçme
    • 2. Seçim
  22. Extension (n)
    • 1. Uzatma
    • 2. Dahili telefon hattı
    • 3. İlave
    • 4. Ek süre
  23. Enquiry (n)
    Sorgu, soruşturma
  24. Cope with (v)
    (Birşey ile) başa çıkmak
  25. Committee (n)
    Komite, komisyon, kurul
  26. Incident (n)
    Olay, hadise
  27. Balance (n)
    • 1. Denge
    • 2. Terazi
    • 3. Ruhsal denge
  28. Butterfly (n)
    Kelebek
  29. Invade (v)
    İstila etmek
  30. Framework (n)
    • 1. (Binaya ait) iskelet
    • 2. Çerçeve
    • 3. Esas yapı, taslak, ana yapı iskeleti
  31. Clumsy (adj)
    Sakar, beceriksiz
  32. Compel (v)
    Zorlamak, mecbur etmek
  33. Cabbage (n)
    Lahana
  34. Hesitate (v)
    Tereddüt etmek
  35. Interior (adj)
    İç, dahili
  36. Pond (n)
    Yapay göl, gölet
  37. Wrap (v)
    Sarmak (paket yapar gibi)
  38. 1. Glory
    2. Victory
    3. Triumph
    Zafer
  39. Conquest (n)
    Fetih
  40. Conquer (v)
    Fethetmek
  41. Abundant (adj)
    Abounding (adj)
    Ample (adj)
    Plenty (adj)
    Plentiful (adj)
    Bol bol
  42. Circuit (n)
    • 1. Elektrik devresi
    • 2. Ring seferi (bir daire çizip başladığı noktaya dönen otobüs seferleri gibi)
    • 3. Dolaşıp aynı noktaya gelen yol
  43. Stripe (n)
    • 1. (Renkli) çizgi
    • 2. İnce şerit
    • 3. Şerit
    • 4. Rütbe
  44. Strap (n)
    • 1. Kayış
    • 2. (Kadın elbisesinin) askısı
    • 4. (Çantanın) uzun sapı
  45. Mood (n)
    Ruh hali
  46. Pedestrian (n)
    Yaya
  47. Pedestrian crossing (n)
    Crosswalk (n)
    Zebra crossing (n)
    Yaya geçidi
  48. Interact (v)
    Etkileşim içinde olmak, birbirini etkilemek
  49. Loan (n)
    • 1. Ödünç para, borç
    • 2. Kredi
  50. Infect (v)
    (Hastalık, virüs, mikrop) bulaştırmak
  51. Account (n)
    • 1. Banka hesap
    • 2. Anlatım, izahat, beyan, açıklama
  52. Sample (n)
    Numune
  53. Disturb (v)
    Rahatsız etmek
  54. Manufacturer (n)
    İmalatçı
  55. Fade (v)
    (Renk için) solmak
  56. Moist (adj)
    Moisty (adj)
    Humid (adj)
    Damp (adj)
    Dampy (adj)
    Dampish (adj)
    Rutubetli
  57. Sigh (n)(v)
    • İç çekme
    • İç çekmek
  58. Fade away (v)
    • 1. Rengi atmak
    • 2. Unutulup gitmek
    • 3. Gözden kaybolmak
  59. Hammer (n)
    Çekiç
  60. Arrest (v)
    Tutuklamak
  61. Grocer (n)
    Bakkal
  62. Comment (n)(v)
    • Yorum
    • Yorum yapmak, yorumlamak
  63. Memorize (v)
    Memorise (v)
    Ezberlemek
  64. Theorize (v)
    Kuramlaştırmak, teori kurmak, kuram oluşturmak
  65. Terrorize (v)
    Dehşete düşürmek, terör estirmek
  66. Constant (adj)
    Sabit, durağan
  67. A constant increase
    A permanent increase
    A continuous increase

    (A permanent increase in money supply)
    Sürekli artış
  68. Increase at a constant rate
    Sabit oranda bir artış (mesela sürekli %10 büyümek, artmak gibi
  69. Rat (n)
    Sıçan
  70. Soar (v)
    Hızla yükselmek
  71. Fairly (adv)
    • 1. Adil bir şekilde, adilane
    • 2. Uygun bir şekilde
    • 3. Tam anlamıyla (to a moderately high degree=satisfactorily)
  72. Association (n)
    • 1. Dernek
    • 2. Kuruluş
    • 3. Ortaklık
    • 4. Çağrışım
  73. Restore (v)
    • 1. Restorasyon yapmak
    • 2. Eski konumuna getirmek
    • 3. Görevine iade etmek
  74. Inner (adj)
    İç, içerideki, içteki
  75. Succession (n)
    • 1. Birbirini izleme, ardışık olma
    • 2. Halef olma hakkı, halefiyet
  76. Retreat (v)
    Geri çekilmek
  77. Acute (adj)
    • 1. Şiddetli, anı gelişen
    • 2. Had safhada, son evrede
  78. Colleague (n)
    Meslektaş
  79. Retire(v)
    Emekli olmak
  80. Restrain (v)
    Prevent (v)
    Inhibit (v)
    Hinder (v)
    Obstruct (v)
    Block (v)
    Engellemek
  81. Resist (v)
    Withstand (v)
    Persevere (v)
    Direnmek
  82. Persevere (v)

    (His family persevered with his treatment.)
    (She persevered in her studies and graduated near the top of her class.)
    (Even though she was tired, she persevered and finished the race.)
    • 1. Direnmek
    • 2. İnat etmek
    • 3. Azmetmek, sebat etmek, sonuna kadar direnmek
  83. Determine (v)
    Saptamak, belirlemek
  84. Maid (n)
    Hizmetçi
  85. Despair (n)
    Hopelessness (n)
    Dismay (n)
    Desperation (n)
    Ümitsizlik
  86. Reduction (n)
    • 1. İndirme, eksiltme
    • 2. İskonto, fiyat indirimi
    • 3. Küçültme
  87. Court (n)
    • 1. Mahkeme
    • 2. Saray halkı
    • 3. Avlu, iç bahçe
    • 4. Celse
  88. Restless (adj)
    • 1. Tez canlı, yerinde duramayan, kıpır kıpır
    • 2. Huzursuz
    • 3. Uykusuz (gece)
  89. Confess (v)
    • 1. İtiraf etmek
    • 2. Günah çıkartmak
  90. Painful (adj)
    Aching (adj)
    Douloureux (adj)
    Achy (adj)
    Sore (adj)
    Acılı, ağrılı
  91. Vote (n)(v)
    • Oy
    • Oy vermek
  92. Coutesy (adj)
    Nezaket, kibarlık
  93. Guilty (adj)
    Suçlu
  94. Offendant (n)
    Suçlu, fail
  95. Culprit (n)
    Suçlu, sanık, zanlı
  96. Criminal (adj)(n)
    • 1. Suçlu (adj)
    • 2. sabıkalı (n)
    • 3. Suçla ilgili (adj)
  97. Accused (adj)(n)
    • Suçlu, zanlı, sanık (n)
    • Suçlanan (adj)
  98. Convict (n)
    Mahkum, hükümlü, ceza giymiş
  99. Offender (n)
    Suç işleyen kimse, fail, suçlu
  100. Deliquent (n)(adj)
    • 1. Suç işleyen (çocuk)(n)
    • 2. Kabahatli kimse (n)
    • 3. İhmalkâr kimse (n)
    • 4. Suçlu, hatalı (adj)
Author
BanuOrenk
ID
360337
Card Set
pte b
Description
Updated