-
Taahhüt, mutabakat
- Commitment (n)
- (Marriage is a commitment.)
-
Söz vererek bağlanmak, taahhüt etmek
- Commit (v)
- (She is very depressed because she always falls in love with men who cannot commit to her.)
-
Suç işlemek
Commit a crime
-
İntihar etmek
Commit suicide
-
İle birbirini tutmak
- Be consistent with (adj)
- (A consistent pattern of behaviour)
- (What she says is not consistent with the fact.)
-
Bir çözüme kavuşturmak, kesin bir karara varmak
Resolve (v)
-
1. Kararlılık, azim
2. Çözüm
3. Yasa tasarısı
- Resolution (n)
- 1. (He faced the situation with resolution.)
- 2. (He made a resolution to get more exercise.)
- 3. (His resolution is to get up early.)
-
Ivır zıvır, önemsiz
Trivial (adj)
-
(Birşey) ile meşgul olmak
- Engage in (v)
- (She engaged in music.)
-
-
Ana, esas
Essential (adj)
-
Özünde, temelde
Essentially (adv)
-
İsyan
- Rebellion (n)
- Revolt (n)
- Riot (n)
-
Zalimce, acımasızca
Cruelly (adj)
-
Zalim, acımasız, gaddar
Cruel
-
Prosedür, uygulanan işlemler dizisi
Procedure (n)
-
-
İlerlemek, ileri gitmek, devam etmek
Proceed (v)
-
Sürekli olarak
- Constantly (adv)
- Continuously (adv)
-
Görüş alışverişinde bulunmak
Consult with (v)
-
Başvurmak, danışmak
Consult (v)
-
-
-
yakın zamanda ortaya çıkmış
Emerging (adj)
-
Çok istekli, can atan
Eager (adj)
-
Tavır ve tutum
Attitude (n)
-
İzlemek, takip etmek
Pursue (v)
-
Bir amaç gütmek
Pursue a goal
-
Kariyer yapmak
Pursue a career
-
Mecburiyet, yükümlülük
Obligation (n)
-
-
-
-
-
Deneysel
experimental (adj)
-
Çağ, dönem, devir
Era (n)
-
Çelişkili
Conflicting (adj)
-
-
Hatırlamak, anımsamak (geçmişi)
Recall (v)
-
Katılmak, iştirak etmek
- Attend (v)
- (Attend a meeting)
-
Düşüş, gerileme
- Decline (n)
- (Decline of the Ottoman Empire)
-
Boyner giysiler mobilyaları birçok ürün satar.
- Ranging from....to
- (Boyner sells products ranging from clothing to furniture.)
-
-
1. Spor salonunda egzersiz yapmak
2. Hesaplamak
3. düzenlemek (bir plan vb'ni)
- Work out (v)
- (Holmes and Rahe worked out a scale showing stress levels.)
-
-
Yakın arkadaş
A close friend
-
İşten kovmak
- 1. Fire (v)
- 2. Dismiss (v)
-
Mesken, konut
Residence (n)
-
atıfta bulunmak, gönderme yapmak, kasdetmek
refer to (n)
-
1. Dönem, devre
2. Terim
Term (n)
-
-
-
Günlük güçlükler
Daily hassles (n)
-
Başka bir yer
Somewhere else
-
Ortak (benzerlikler anlamında)
- In common
- (My sister and I have a lot in common.)
-
Alışılmış
accustomed (adj)
-
-
-
Halletmek (uğraşıp, ilgilenip)
Deal with (v)
-
Başa çıkılması zor bir görev ama başa çıkıldığında özgüven ve özsaygı oluşturan bir görev
Challenge (n)
-
büyük zarar vermek
- take a toll
- (Stress will take a toll on our mental and physical well-being.)
-
Sağlıķ, esenlik, iyi oluş
Well-being (n)
-
Değer biçme
- Appraisal (n)
- (A person's subjective appraisal of a stimulus)
-
Önermek, teklif etmek
Propose (v)
-
Tutarlı bir şekilde devam eden, sürekli
consistently (adv)
-
Sabit bir şekilde devam eden, sürekli
Constantly (adv)
-
aralıksız devam eden, sürekli
Continuously (adv)
-
Bir problemle yüzleşmek
Face a problem
-
Son teslim tarihi
Deadline (n)
-
-
Essay yazarken ek olarak yeni bir argüman eklemek istendiğinde
- In addition,
- Furthermore,
- Moreover,
-
Çeşitlilik göstermek
Vary (v)
-
Olacağa benzemek
- Be likely to + V1
- (She is likely to pass.)
-
Olacağa benzememek
- Be unlikely to + V1
- (She is unlikely to fail.)
-
Eş (kadın veya erkek)
Spouse (n)
-
-
Aracılığıyla, vasıtasıyla
- Through
- By means of
- (We communicate through the internet.)
-
Ödünç para, kredi
Loan (n)
-
Durmak, durdurmak
Cease (v)
-
-
|
|