-
-
-
Saptamak, belirlemek
Determine (v)
-
-
Entellektüel
intellectual (adj)
-
-
Motive olmuş
Motivated (adj)
-
Motive etmek
Motivate (v)
-
Toy, saf, naif
Naive (adj)
-
1. terfi ettirmek
2. reklamını yapmak
Promote (v)
-
Öneri, teklif
Proposal (n)
-
Hassas, duyarlı
sensitive (adj)
-
-
Kaçınılmaz olarak
Inevitably (adv)
-
-
-
-
-
-
(Birinden veya bir şeyden) faydalanmak, çıkar sağlamak
Take advantage of
-
-e dikkat etmek
Be careful with + noun
-
1. Sav
2. Ağız dalaşı, tartışma
Argument (n)
-
Gözyaşları içinde bitmek
Their argument always end in tears.
-
Soyu tehlikede olan türler
Endangered species
-
-
Hariç
Except (preposition)
-
-
-
-
Çok önemli olan şu ki
It is crucial that + S + V
-
-
Cankurtaran botu
Lifeboat (n)
-
-
1. toplanmak, bir araya gelmek
2. Toplamak, bir araya getirmek
- Gather
- (Gather blueberries)
- (The family gathered in the living-room.)
-
Doğal yaşam alanı
Habitat (n)
-
-
-
Tür (hayvan/bitki)
Species (singular & plural)
-
1. Azımsanmayacak (sayı/miktar)
2. Önemli
Substantial (adj)
-
-
-
-
Çağdaş
Contemporary (adj)
-
Parlak
- Brilliant (adj)
- (A brilliant student)
-
Ayırtetmek
- Distinguish (v)
- (Distinguish between crocodiles and alligators)
-
Dağıtmak (sınav kağıdı dağıtır gibi)
Distribute (v)
-
Etkili, verimli
Efficient (adj)
-
1. İşgal etmek
2. Meşgul etmek
Occupy (v)
-
Göze çarpan, üstün, çok iyi
- Outstanding (adj)
- ( an outstanding student)
-
-
Dolu, meşgul (tuvalet için, sinemadaki koltuk için)
Occupied (adj)
-
Boş (tuvalet için)
Vacant (adj)
-
-
1. Neşelendirmek
2. (Sözle) tezahürat yapmak
Cheer (v)
-
-
-
Orantılı olarak
Proportionally
-
-
Öyle olarak görmek, öyle kabul etmek
- Regard (v)
- (I regard you as my best friend.)
- (I regard Lionel Messi to be the best player of our generation.)
-
1. Askıya almak
2. Görevden uzaklaştırmak (açığa almak)
- Suspend (v)
- (Suspended bridge)
- (The ferry service was suspended for the day due to the bad weather condition)
-
Zafer
- Victory (n)
- Triumph (n)
- Glory (n)
-
spor aktivitesine/ kursa başlamak
Take up
-
-den oluşmak
- Consist of (v)
- (The exam consists of 10 questions.)
- (The house consists of 4 rooms.)
-
1. İma, saklı olan anlam
2. (bir kimseyi olumsuz bir şeye) karıştırma/bulaştırma
Implication (n)
-
gemi enkazı
Shipwreck (v)
-
Narin, hassas, nazik, kolay hasar görebilir
- Delicate (adj)
- (A delicate lace)
-
Zorlamak
Force to + V1 (v)
-
-
Oran, orantı
- Proportion (n)
- (There is a great proportion of pet owners.)
-
1. Kaza yapmak
2. Kundaklamak
3. Karaya oturtmak
4. Enkaz haline getirmek
Wreck (v)
-
İhtimamlı (titiz, dakik, katı, sıkı)
Rigorous (adj)
-
1. Açık sözlü, doğru sözlü
2. Apaçık
Straightforward (adj)
(The instructions are fairly straightforward. )
-
Sıkı, katı, kurallara çok bağlı
- Strict (adj)
- (A strict teacher)
-
1. Gerinmek
2. (Belirli bir süre boyunca) devam etmek
- Stretch (n)
- (It is a difficult goal to achieve. It'll be a stretch.)
-
1. Varsaymak, farzetmek
2. Sanmak, zannetmek
- Suppose (v)
- ("Can I go out tonight?">"oh, I suppose so."
-
Test etme, deneme
- Testing (adj)
- (I found it very difficult. It was a testing time in my life.)
-
1. Zorlu, çetin, zor
2. Katı, demir gibi
Tough (adj)
- (Life is tough.)
- (These toys made from tough plastic.)
- (Tough man)
-
Katı, sert x yumuşak
Hard x soft
-
Katı x sıvı
Solid x liquid
-
Hüner ve ustalık gerektiren
- Tricky (adj)
- (It is tricky to learn to ride a skateboard, but you never forget how.)
-
-
Dalavere, hile, numara
Trick (n)
-
Birine numara yapmak
Play a trick on sb
-
bir işi üstlenmek
Bir işi yapmaya soyunmak
- Undertake (v)
- (Undertake an experiment)
- (Undertake a risk)
- (Undertake a task)
-
-
Motosiklete, bisiklete binmek
- Ride a motorbike
- Ride a bicycle
-
Kaykay yapmak
Ride a skateboard
-
-
Seçim (belediye veya hükümet seçimleri gibi)
Election (n)
-
Şaşırtmak, hayrete düşürmek (hayranlıkla karışık)
Astonish (v)
-
Hayret verici (hayranlıkla karışık)
Astonishing (adj)
-
Şaşırmış, afallamış (with sudden wonder or amazement)
Astonished (adj)
-
Nefes kesici
Breathtaking (adj)
-
-
Sersemletici, hayret verici, müthiş
Stunning (adj)
-
Ayrıntılı, detaylı, özenilmiş
Elaborate (adj)
-
Detaylandırmak
- Elaborate on (v)
- (The director did not elaborate on his reasons for leaving.)
-
(Sağlık/durum) kötüye gitmek
- Deteriorate (v)
- (His health is deteriorating.)
-
-
Koruma(k) (bir tehlikeye karşı)
- Protection (n)
- Protect (v)
-
Koruma(k) (değişime karşı)
- Conservation (n)
- Conserve (v)
(Conservative party)
-
Koruma(k) (bozulmaya-çürümeğe karşı)
- Preservation (n)
- Preseve (v)
-
-
Yeniden canlandırmak, canlanmak
Revive (v)
-
Geniş bir şekilde
Widely (adv)
-
Müteşekkir
Grateful (adj)
-
-
Canlanma, diriliş
revival (n)
|
|