5_2 The Woman in White - Kelimeler.xlsx

  1. errand
    ayak işi, getir götür işi
  2. be of vital/great…importance
    çok önemli olmak
  3. affectionate
    sevecen, sevgi dolu
  4. affection
    alaka, düşkünlük, etkileme
  5. oddly
    garip bir şekilde, tuhaf tuhaf
  6. frock
    kadın elbisesi
  7. clasp
    sımsıkı tutmak, kenetlenmek
  8. gleam
    parıltı; parlamak
  9. fondness
    düşkünlük
  10. likeness
    tasvir, portre, benzerlik
  11. terrace
    teras
  12. leap
    sıçramak; sıçrayış
  13. arouse
    uyan(dır)mak, canlanmak
  14. betray
    ihanet etmek
  15. humiliation
    aşağılama
  16. summerhouse
    kameriye, çardak
  17. breeze
    hafif rüzgar; püfür p. esmek
  18. scatter
    saçmak, dağıtmak
  19. reproach
    sitem, serzeniş; sitem etmek
  20. engaged to be married
    nişanlı, sözlü
  21. abruptly
    birdenbire, ansızın
  22. greatly
    çok, oldukça, fazlasıyla
  23. villainy
    kötülük, alçaklık
  24. inmost
    en gizli, en içteki
  25. flaming
    ateşli, şiddetli
  26. remorse
    pişmanlık, vicdan azabı
  27. fiend
    (noun) canavar, kötü ruh
  28. inquire into
    hk. soruşturmak, araştırma y.
  29. accurately
    kesin/tam/doğru olarak
  30. inquiry
    sorgu
  31. inquiries
    soruşturma, araştırma
  32. stool
    tabure, kaka
  33. persist in
    ısrar etmek
  34. insist on
    ısrar etmek
  35. disgrace
    rezalet; gözden düşmek, r. et.
  36. lead the way
    yol göstermek, önayak olmak
  37. exception
    istisna
  38. brust into tears
    gözlerinden yaş boşanmak
  39. hastily
    aceleyle, alelacele
  40. stain
    leke; lekelenmek, leke olmak
  41. inscription
    yazıt, kitabe
  42. clouded
    bulanık, belirsiz, tartışmalı
  43. cleanse
    arındırmak, temizlemek
  44. in secret
    gizlice, gizli olarak
  45. slip out (of)
    belli etmeden (den) çık., sıvış.
  46. stand over
    ın başında durmak/dikilmek
  47. cloak
    pelerin; örtmek, gizlemek
  48. get on with
    ile iyi geçinmek
  49. except for + N
    ın haricinde
  50. except that + SVO
    ın haricinde
  51. tease
    kızdırmak, sataşmak, dalga g.
  52. stoop
    eğilmek (öne)
  53. the instant (that) + SVO
    er mez, dığı anda
  54. scream
    çığlık atmak, bağırmak; çığlık
  55. guiltless
    suçsuz
  56. come into/in view
    ortaya çıkmak, görünmek
  57. moor
    furndalık, çalılık arazi
  58. sorrowful
    kederli, üzüntülü, dertli
  59. twilight
    alacakaranlık
  60. confide in smb.
    birine güvenmek, sır vermek
  61. reluctant
    gönülsüz, isteksiz, zoraki
  62. scare one out of one's wits
    birini çok korkutmak, ödünü p.
  63. riddle
    bilmece
  64. grimly
    vahşice, gaddarca, acımasızc.
  65. be of help (to)
    (e) faydası dokunmak
  66. parting
    ayrılık, veda
  67. take leave of smb.
    ile vedalaşmak, ayrılmak
  68. write to smb.
    birine yazmak (belgeli iletişim)
  69. grasp
    sıkı sıkı tutmak, kavramak
  70. gulf
    körfez, boşluk, uçurum
  71. spare 1
    (tatsız/sıkıcı şeyi) söylememek
  72. embarrassment
    mahcubiyet, utanma, rahatsızl.
  73. frankness
    içtenlik, dürüstlük, açık sözlülük
  74. frank
    içten, samimi, açık sözlü
  75. on the subject of
    konusunda
  76. doubly
    iki kat, iki yönden
  77. trustworthy
    güvenilir
  78. have a distrust of smb.
    e güvenmemek
  79. in the matter of
    konusunda, hakkında
  80. insistent
    ısrarcı
  81. behave in a …. manner/way
    …. davranmak
  82. set smb. mind at rest
    birini rahatlatmak
  83. be worthy of
    e layık/değer olmak, değmek
  84. be worth of
    e layık/müstehak olmak
  85. beg to
    saygıyla
  86. receipt
    alındı; alma; makbuz
  87. marriage settlement
    evlilik sözleşmesi/anlaşması
  88. inherit
    miras olarak almak
  89. solicitor
    avukat, dava vekili, aracı
  90. instruct a solicitor
    avukat tutmak
  91. draw up
    imzalamak
  92. clause
    antlaşma, madde, ibare
  93. consultation
    danışma, müzakere
  94. emerge
    ortaya/meydana çıkmak
  95. distress
    üzüntü, sıkıntı; üzmek, sıkmak
  96. compel
    zorlamak, mecbur etmek
  97. get through
    (zor durumu)atlatmak, geçirm.
  98. get through with
    tamamlamak, gerçekleştirmek
  99. instruct
    eğitmek, talimat vermek
  100. dissuade smb. from
    birini (den) caydırmak, aklını ç.
Author
ferhat500
ID
353299
Card Set
5_2 The Woman in White - Kelimeler.xlsx
Description
zkelimeler
Updated