-
-
day after day
üst üste her gün
-
so as to
mek için/amacıyla
-
keep back
yaklaşmamak, uzak durmak
-
-
beg for
dilenmek, istemek
-
-
take off
(giysi) çıkarmak, (u.) kalkmak
-
get up
uyanmak, ayağa kalkmak
-
bow
baş eğerek selamlamak
-
make way
yol vermek, yol açmak
-
hats off to smb.
e şapka çıkarmak
-
on and on
durmaksızın, ara vermeden
-
-
-
draw smt. out
bir şeyi çekip çıkarmak
-
-
-
-
solemn
ciddi, onurlu; kutsal, dinsel
-
-
send for
i getirtmek, i çağırtmak
-
banquet
(resmi) ziyafet, yemek
-
lead away
alıp götürmek; saptırmak
-
-
pass over
üzerinden geçmek
-
-
pass through
içinden/arasından geçmek
-
put out a hand
elini uzatmak
-
take smb's arm
koluna girmek
-
put behind
arkada bırakmak
-
stand face to face
yüzleşmek
-
-
-
-
go down on one's kness
diz çökmek
-
-
set out to
girişmek, koyulmak
-
hour after hour
saatlerce
-
go for a swim
yüzmeye gitmek
-
-
lead smb. out
dışarı çıkarmak
-
wood
ağaç, odun, orman, tahta
-
-
-
-
cry out
haykırmak, feryat etmek
-
be free of smb./smw.
den kurtulmuş olmak
-
-
-
constable
polis memuru (British)
-
take smt. out of
bir şeyi bir yerden çıkarmak
-
-
seize
zorla almak; ensesine yapış.
-
bring smb. before smt./s
birisini hakim karşısına çıkar.
-
judgement
yargı, hüküm, kanı, karar
-
set. smb. free
serbest/özgür bırakmak
-
coronation
taç giyme töreni
-
step forward
bir adım öne çıkmak
-
-
crack
çatlamak, yarılmak, kırmak
-
nuts
çerez, sert kabuklu yemiş
-
call smb. together
birilerini/insanları toplamak
-
blow down
yıkmak, devirmek
-
go away
uzaklaşmak, defolmak
-
-
-
give order(s)
emir(ler) vermek
-
-
from side to side
bir taraftan diğerine
-
-
get out of the way
yoldan çekilmek
-
-
owe smt. to smb.
birine bir şey borçlu olmak
-
-
-
go for a ride
(bisikletle vb.) gezmeye git.
-
-
-
-
grow tired of
den sıkılmak, bıkmak
-
on fire
tutuşmuş, yanmakta
-
-
set out on a journey
yolculuğa çıkmak
-
drive away
kovmak, savmak, defetmek
-
-
roll over
yuvarlanmak, devrilmek
|
|