-
-
-
-
-
yabancı
foreigner, foreign
-
-
-
-
... gidiyor olmak
to be going
-
-
kaybolmak
to be lost, to get lost
-
-
-
bir sorunumuz var
we have a problem
-
kafam biraz karışık
I am a little confused
-
bir bara gidiyor
she is going to a pub
-
tiyatroyu bulmak istiyorum
I want to find the theatre
-
-
-
-
-
-
kırmızı/beyaz şarap
red/white wine
-
akşam yemeği yemek
to have dinner
-
-
kahvaltı yapmak
to have breakfast
-
şeyler
something (plural), things, stuff
-
-
-
-
yiyecek bir şey istiyoruz
we would like some food
-
biraz kahvaltılık istiyorum
I would like some breakfast
-
biraz daha bira istiyor musunuz?
would you like more beer?
-
kart alıyor musunuz?
do you take cards?
-
-
üstünde denemek
to try on
-
-
-
-
-
biraz düşünmeye ihtiyacım var
I need to think
-
-
bunu üstümde denemem mümkün mü?
is it possible to try this on?
-
gerçekten pahalı
it's really expensive
-
aslında şu daha büyük
that one is actually bigger
-
-
-
-
-
-
-
-
-
hızlı
fast, quick, quicklt
-
-
size bir soru sorabilir miyim?
can I ask you a question?
-
sola dönün
turn left (formal)
-
çok hızlı konuşuyorsunuz
you speak too quickly
-
bu cadde üstünde
it's on this street
-
Birleşik Krallık
the United Kingdom
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
polis memuru
police officer
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
bazen kirmizi bir elbise giyer
she sometimes wears a red dress
-
kahverengi gözleri ve gri saçları var
she has brown eyes and grey hair
-
her gün hikayeler yazarım
I write stories every day
-
-
-
-
-
-
|
|