-
majority
Çoğunluk (greater part)
-
-
Compromise
Uzlaşma (agreement)
-
confirm
Te’yit etmek, onaylamak, doğrulamak (verify, approve, ratify)
-
Convinced
İkna olmuş, emin (persuaded, certain)
-
deal with ST +
- 1.halletmek, icabına
- bakmak (cope with)
- 2.ele almak (take care of)
- 3.üstesinden gelmek (manage)
- 4.ile ticaret yapmak
-
hand over (to)
Devretmek, teslim etmek (kişi, şey veya yetki) (surrender)
-
rapid
Hızlı, seri (fast, swift
-
supply SB with ST
Birisine birşey temin etmek (provide)
-
so far
şimdiye kadar (up to now)
-
apparently
görünüşe göre (It seems that)
-
-
attempt
girişim, teşebbüs (effort)
-
by far
büyük farkla (by a large amount)
-
commercial
radyo-tv-sinemada yayınlanan reklam (advertisement on TV)
-
consequence
Sonuç (result, outcome)
-
constructive
Yapıcı (OPP destructive)
-
depth
Derinlik (deepness)
-
expert
Uzman (specialist)
-
mutual
karşılıklı, müşterek
-
Precisely
- tam olarak
- kesinlikle (exactly)
-
-
tackle
- 1. çözmeye çalışmak (undertake, deal with)
- 2. [SB about ST] yüzleşmek (confront)
- 3. topu kapıp durdurmak
- 4. devirmek [AmE]
- 5. sıkıca bağlamak, tutturmak
-
to be regarded as
olarak kabul edilmek
-
Recently
son zamanlarda (lately)
-
put forward
İleri sürmek, önermek (suggest, propose)
-
devise
(öz. yöntem vs) keşfetmek (think up, invent)
-
Controversial
Tartışmalı, çekişmeli (divisive)
-
interval
- 1.aralık (zaman,zemin) (gap, pause)
- 2.ara (zaman,zemin)
-
-
deliberately
- 1.Kasten, bile bile (intentionally, OPP accidentally)
- 2.dikkatli (carefully)
-
inevitably
kaçınılmaz olarak
-
-
indispensable
Çok önemli, hayati (essential, crucial, vital)
-
merge
birleşme (unification, combination)
-
roughly
- 1. düz olmayan, pütürlü vs. (uneven)
- 2. kaba
- 3. yaklaşık (approximate)
- 4. zor, sıkıntılı (tough)
- 5. dalgalı
- 6. sert (hard, tough, harsh
-
desire
[SB to do ST]
arzulamak, istemek (crave, wish for)
-
-
-
entail
- Gerektirmek (require, necessitate)
- -e neden olmak (cause, lead to)
-
frankly
açıkça ,dürüstçe (honestly)
-
disguise
- 1.tebdili kıyafet etmek, gizlenmek
- 2.gizlemek (hide)
-
gloomy
- 1.loş, karanlık (dark)
- 2.sıkıntılı, hüzünlü (depressed)
-
-
notorious (for)
kötü şöhretli
-
-
diminish
1.Azalmak (decrease) 2.azaltmak (lessen)
-
depict
1.betimlemek (portray) 2.açıklamak (describe)
-
conflict
Çatışma, anlaşmazlık
-
guise
Kılık / görünüm (appearance
|
|