Kings College Word 13

  1. swimsuit
    kadın mayosu
  2. nervous
    • gergin, tedirgin 
    • adverb: nervously:gergin/heyecanlı biçimde
  3. think about
    düşünmek, düşünmek (birşey yapmayı )
  4. resort hotel
    kıyı oteli
  5. cave 
    mağara
  6. noun: refusal
    verb: refuse
    geri çevirme, reddetme, red
  7. promise
    söz, söz vermek
  8. appointment
    randevu, atama
  9. soon
    az sonra, kısa süre içerisinde, birazdan
  10. likely
    büyük ihtimalle
  11. indicate
    belirtmek, göstermek, belirtisi olmak
  12. seem 
    görünmek, gözükmek, benzemek
  13. focus 
    odaklanmak, odaklamak
  14. cheek
    yanak
  15. custom
    adet, gelenek
  16. insult
    aşağılamak, hakaret etmek
  17. vacation
    tatil, izin, tatil yapmak
  18. shake hands
    el sıkışmak, el sıkmak
  19. hug
    sarılmak
  20. lap
    kucak, kucaklamak
  21. upward
    artan, yükselen, yukarı, yukarıya
  22. palm
    palmiye
  23. gesture
    el / kol hareketi yapmak, hareket
  24. beware
    sakınmak, dikkat
  25. impolite
    kaba, nezaketsiz
  26. anger
    kızgınlık, öfke
  27. confusion
    karışıklık, karıştırma
  28. population
    nüfus, halk
  29. crossed
    çapraz, çaprazlanmış
  30. sole
    • ayak tabanı, taban
    • the bottom of a foot or shoe
  31. intention
    • niyet, amaç, plan
    • the thing that you plan to do or achieve : an aim or purpose
  32. almost
    • hemen, hemen, neredeyse, yaklaşık
    • nearly, very nearly
  33. retail
    noun:retailer, retailing
    • perakende satışı, perakende
    • the business of selling things directly to customers for their own use
  34. find out
    • öğrenmek, keşfetmek, anlamak, ortaya çıkarmak
    • to learn (something) by making an effort
    • iç yüzünü anlamak
    • to learn the unpleasant truth about (someone)
  35. operation
    verb:operate
    adjective: operational, operative
    • ameliyat, işlem, işletme, harekat
    • the act or manner of operating
  36. not sense
    hiçbir anlam ifade etmemek, mantıklı değil
  37. sense
    noun: sensation, sensing, sensor
    adjective: sensed, senseless, sensible, sensitive, sensational, sensous
    algılamak, hissetmek, algı, duyu, algı, anlam
  38. confess
    noun: confession, confessor
    • itiraf etmek
    • to admit that you did something wrong or illegal
  39. collection
    koleksiyon. toplama
  40. collect
    adjective: collective
    • toplamak, birleştirmek
    • adjective: ortak ortaklaşa
    • shared or done by a group of people
  41. evolution
    evrim, gelişim
  42. pain
    noun: painfulness
    verb: pain
    adjective: painful
    adverb: painfully
    acı, ağrı, ızdırap, acı çekmek, acıtmak, canını yakmak
  43. peaceful
    noun: peace, peacefulness
    adjective: unpeaceful, peaceful
    adverb: peacefully
    huzurlu, barışçıl
  44. recognize
    noun: recognition, recognizance, recognizer, misrecognition
    verb: derecognize
    adjective: recognized, recognizable
    tanımak, farkına varmak
  45. optimistic
    noun: optimism, optimist
    adjective: overoptimistic
    adverb: optimistically
    iyimser
  46. query
    noun: querier, querist
    sorgu, sorgulamak
  47. hostage
    rehine, rehin
  48. come up
    gündeme gelmek, yaklaşmak, yakınlaşmak, ortaya çıkmak, çıka gelmek
  49. exile
    adjective: exilic
    sürgüne göndermek, sürgün, sürgüne yollamak
  50. challenge
    noun: challenger
    adjective: challengable, challenging
    meydan okumak, meydan okuma
  51. burglary
    noun: burglar
    verb: burgle
    adjective: burglarious
    ev soygunu, ev soyma, ev/bina soyma, soygun
  52. night table
    komodin, yatak başucu masası
  53. messed up
    brebat, darmadağınık
  54. mess up
    berbat etmek, işleri berbat etmek, yüzüne gözüne bulaştırmak
  55. poke around
    bakınmak, el yordamıyla aranmak
  56. poke around in
    bir yerde birşeyi aramak veya merakını gidermek için karıştırmak
  57. decade
    adjective: decadal
    • on yıl on yıllık süre
    • a period of 10 years
  58. brother in law
    enişte
  59. hang up
    telefonu kapatmak
  60. hang on
    • bekletmek, bağlı olmak
    • to keep a telephone line open
  61. pick up
    almak ( bir yere gelip/gidip birini ), toplamak
  62. wide
    noun: wideness
    verb: widen
    adjective: widish
    adverb: widely
    geniş, bol, geniş çaplı, yaygın
  63. in one fell swoop
    bir çırpıda, bir hamlede
  64. curtain
    adjective: curtained, curtainless
    perde
  65. scurry
    adjective: scurrying
    • hızla kaçmak, koşturmak
    • to move quickly and with short steps
  66. neither
    • ne bu ne öteki, hiçbiri, hiçbir, gerek, gerekse
    • not one or the other of two people or things
  67. shower curtain
    duş perdesi
  68. silence
    noun: silencer
    adjective: silenced
    • susturmak, sessizlik
    • a lack of sound or noise
  69. intention
    verb: intent
    adjective: intentional, intentive
    • kasıt, niyet, amaç, plan
    • the thing that you plan to do or achieve : an aim or purpose
  70. misunderstanding
    yanlış anlama, yanlış anlaşılma
  71. misunderstand
    yanlış anlamak, ters anlamak
  72. impression
    noun: impressionist, misimpression
    adjective: impressionistic
    • etki, izlenim
    • strong effect on the mind or feelings
  73. even tough
    bile olsa, bile
  74. against
    karşı, karşısında
  75. related
    noun: relation, relative, relator
    adjective: relative, relatable
    • bağlantılı, ilgili
    • connected in some way
    • not used before a noun : in the same family
  76. despite
    karşın, rağmen
  77. treat
    noun: treater, treatment
    verb: entreat, mistreat
    adjective: treatable, treated
    davranmak, işlemek, muamele etmek, tedavi etmek
Author
tahagoksoy
ID
190035
Card Set
Kings College Word 13
Description
Kings College Word 13
Updated