-
award
noun: price or reward / ödül
verb: give prize or reward / ödül vermek, ödüllendirmek
-
valuable
1. very important, priceless / değerli, kıymetli
-
priceless
çok kıymetli, paha biçilemez
-
pleasant x unpleasant
hoş, keyifli x hoş olamayan
-
peaceful x uneasy
huzurlu, sakin x huzursuz, rahatsız, tedirgin
-
procastinate = delay = postpone
ertelemek, geciktirmek
-
procastination = postponement = delay
erteleme, geciktirme
-
school work = homework
okul ödevi /ev ödevi
-
assignment
atama, görev, ödev
-
-
obituary
notice of person's death / ölüm ilanı, vefat ilanı
-
-
association
cemiyet, dernek, birlik / group with common interest or pursuit
-
semester
term / dönem, sömestir, yarı dönem
-
-
-
-
embassy
elçilik, büyük elçilik
-
-
-
establish
kurmak, oluşturmak
-
identify
- tanımak, tanımlamak, kimliğini tespit etmek, kimliğini saptamak
- recognize ; label
-
label
etiket, etiketlemek
-
fascinating
büyüleme, büyülenmek
-
boredom
sıkıntı, can sıkıntısı
-
bother
can sıkmak, canını sıkmak, sıkmak, sıkıntı
-
-
investigate / explore
araştırmak / araştırmak (bir konuyu)
-
-
-
adrenaline rush
adrenalin patlaması, adrenalin yükselmesi
-
approximately
yaklaşık olarak, aşağı yukarı
-
inconvenience
rahatsız etmek, sıkıntı vermek, rahatsızlık
-
common
- 1- shared
- 2- regular, popular, normal
- ortak, yaygın, genel, bilinen
-
on avarage
- in generally, usually, numerical mean
- ortalama
-
cure
medicine, treatment / iyileştirmek, tedavi etmek, tedavi
-
majority
most people / çoğunluk
-
minority
least people / azınlık
-
disappear
doesn't exist anymore / gözden kaybolmak, ortadan kaybolmak
-
adulthood
yetişkinlik, reşitlik
-
animate
canlandırmak / to give life or movement
-
outnumber
- sayıca fazla gelmek
- to be more than (someone or something) in number
-
cease
- durdurmak, kesmek
- to stop happening : to end
-
vanish
to disappear / ortadan kaybolmak
-
-
common cold
nezle, soğuk algınlığı
-
-
coin
- madeni para
- metal money such as quarters or dimes
-
|
|