-
whatever
- speaking: herneyse, keyfin bilir
- herhangi, herhangi bir
-
to land (girl)
elde etmek, kazanmak
-
pick up line
karşı cinsi tavlama sözleri, karşı cinsi ayartma sözleri
-
are you kidding me ?
benimle dalgamı geciyosun
-
to ask someone out
çıkma teklif etmek
-
to go on a date
birisiyle çıkmak için
-
we're dating
biz çıkıyoruz
-
totally
bütünüyle, bütün olarak
-
-
-
losing
kaybetme, kaybeden
-
-
-
-
-
antonym
zıt anlamlı, karşıt anlamlı
-
-
eager = enthusiastic
istekli, hevesli
-
recognize
tanımak, fark etmek
-
notice
fark etmek, farkına varmak
-
-
subscribe
abone olmak / pay for use ; contribute
-
awesome
1-müthiş, harika /extremely good, amazing
2-korkunç /causing feelings of fear and wonder
-
increase
more add or grow / arttırmak, artmak
-
-
tuition
education, education cost / okul ücreti, okul parası
-
announce = declare
duyurmak, ilan etmek, anons etmek
-
unwind
- gevşemek, rahatlamak
- to relax and feel no stress
-
hike
artırmak, artış / an increase
-
opinion
görüş, fikir, düşünce
-
fresman year
ilk yıl, birinci sınıf (üniversite veya kolej)
-
attract
- çekmek, cezbetmek
- draw attention
-
belief
- inanç, iman, inanış
- religious faith
-
hold on
bekle, dur, beklemek
-
-
-
-
-
sacred = holy
kutsal, holy = kutsal yer
-
calm down
sakinleşmek, sakinleştirmek
-
solar energy
power from sun / güneş enerjisi
-
by the way
bu arada, sırası gelmişken
-
above all
hepsinden önce, en önemlisi, herşeyden önce
-
messy
dağınık, darmadağınık
-
mess
karışıklık, karmakarışıklık
-
-
-
contraction
büzülme, kasılma
|
|