-
-
-
-
chat-up
konuşarak tavlamaya çalışmak
-
-
-
-
-
-
-
persuade
ikna etmek, inandırmak
-
prevail
yenmek, galip gelmek
-
induce
ikna etmek, kandırmak, neden olmak
-
convince
ikna etmek, inandırmak
-
encourage
cesaretlendirmek, teşfik etmek
-
-
-
-
-
-
antipicate = expect
beklemek, ummak
-
suntan
bronzlaşmak, bronz ten
-
-
-
-
exhausted
bitkin, tükenmiş, bitmiş, halsiz
-
furious
kızgın, öfkeli / very angry, extremely angry
-
hang on
bekletmek, beklemek
-
-
-
goodness sake
Tanrı aşkına
-
-
-
-
resist
karşı koymak, direnmek, dayanmak
-
-
trainer
antrenör, çalıştırıcı, tenis ayakkabısı
-
-
-
mess
karmakarışık, karışıklık
-
retail
perakende, perakende satış
-
never mind
boşver, salla gitsin, olsun, aldırma, boşver gitsin
-
-
-
fancy
hoşlanmak, beğenmek
-
obvious
açık, belli, ortada
-
notice
fark etmek, farkına varmak
-
-
-
all right
tamam, peki, olur
|
|