-
major
asıl, büyük, başlıca, önemli
-
hipster
kurulu düzeni reddeden aşırı özgürlükçü hayat tarzını benimsemiş, yenilikçi
-
suggest
önermek, tavsiyede bulunmak
-
communal
ortak, ortaklaşa kullanılan, toplumsal, halkın malı olan
-
conflict
anlaşmazlığa düşmek, anlaşmazlık, çatışma, çekişme
-
commitment
bağlılık, taahhüt
-
-
failing
eksiklik, başarısızlık
-
-
strict
sert, katı, kurallara çok bağlı
-
unfailing
şaşmaz, yanılmaz
-
-
continually
devamlı olarak, sürekli olarak, sürekli
-
inherent
doğal, doğuştan olan, kalıtsal, ırsi
-
-
-
-
struggle
mücadele etmek, mücadele
-
sibling
kardeş (brother or sister)
-
-
truth
hakikat, gerçek, doğruluk
-
regret
pişman olmak, pişmalık
-
-
bulb
ampül (globular object)
-
sudden
ani, ansızın, birden, beklenmedik (unexpected, happening)
-
-
prospect
olasılık, ihtimal
-
freewheeling
serbest, kayıtsız, kaygısız
-
suitable
uygun, elverişli
-
propose
önermek, teklif etmek
-
discord=disagreement
anlaşmazlık, uyuşmazlık
-
warfare
savaş hali, savaş
-
intercourse
ilişki, görüşme, bağlantı
-
-
-
soundness
doğruluk,saydamlık
-
-
admit
kabul etmek, itiraf etmek
-
-
commit
işlemek, yapmak, işlemek (suç vb)
-
suppose
zannetmek, varsaymak, düşünmek
-
perform
yapmak, uygulamak, yerine getirmek
-
-
-
foundation
kurulum, kuruluş, vakıf
-
billionaries
milyarderler
-
-
tiny
küçücük, ufacık, minicik
-
-
-
bankrupt
iflas (unable to pay today)
-
-
instructor
eğitmen, öğretmen
-
-
|
|