-
scarcely
- güçlükle, neredeyse, ancak
- scheme plan, proje, entrika çevirmek
- seat belt emniyet kemeri
- self-defence nefsi müdafaa
- set up kurmak
- shell deniz kabuğu , mermi kovanı
- show off gösteri yapmak, fiyaka atmak
- situation durum, art, yer
- smell koklamak, kokmak
- snobbish züppe, küstah
- soap opera sürekli TV dizisi, melodrama dizisi
- sociable sosyal
- spot benek, leke, seçmek, ayırt etmek
- sprain burkmak, burkulmak
- subscribe to abone olmak
- sunbathe güne banyosu yapmak
- suspect şüphelenmek, sanık
- teasing sataşmak, alay etmek
- tell lie yalan söylemek
- tense gergin, endişeli, stres içinde
- tile döşemek, kiremit seramik, çini
- torrent sel taşkınca akan su
- torrential sel gibi şiddetli yağan yağmur
- troop kıta, birlik
- truth gerçek
- undeniable inkar edilemez
- unlike den farklı,
- victim kurban
- violent sert, şiddetli, zorlu
- wage ücret
- warn uyarmak, ikaz etmek
- wave at sb el sallama
- wig peruk, azarlamak, haşlamak
- worsen kötüleşmek, kötüleştirmek
- abolitionist iptal etme taraftarı
- abundance bereket, bolluk
- accuse suçlamak, itham etmek
- adolescence ergenlik çağı
- adopt evlat edinmek, benimsemek
- alike birbirine benzer, eşit bir şekilde
- assassinate suikast yapmak
- auditorium toplantı salonu
|
|