-
attitude
tavır, tutum, davranış
-
avoid
sakınmak, kaçınmak.
-
bass
levrek balığı, bas müzik aleti.
-
-
beat
dövmek, yenmek, kalp atmak
-
become insolvent
borcunu ödeyemez duruma düşmek
-
-
blame
suçu üstüne atmak, suç, kabahat.
-
-
-
-
bring down
ucuzlatmak, yaralamak, öldürmek
-
broadcast
radyo ve televizyonda yayımlamak
-
cabinet
camlı dolap, kabine, bakanlar kurulu
-
cause
neden, sebep, dava, ülkü
-
-
-
collapse
yıkılmak, çökmek
-
-
commit
yapmak, üstlenmek,
-
compliment
iltifat etmek, kompliman yapmak
-
conceal
gizlemek, saklamak
-
concentrate on sth
bir şeye konsantre olmak
-
-
-
contradict
yalanlamak, ters düşmek,
-
cost
maliyet, masraf, bedel
-
-
-
day off
izinli olunan gün
-
deal with sth
ile ilgilenmek
-
debate
tartı mak, düşünüp taşınmak
-
deforest
ormanı yok etmek
-
demand
istek, talep, istemek
-
depend on
e bağlı olmak, e bağımlı olmak
-
deteriorate
kötüleşmek, kötüye gitmek
-
documentary
belgesel, dokümanter.
-
-
-
drift
rüzgar veya akıntı etkisiyle sürüklemek, sürüklenmek, sapma, eğilim,yönelme
-
due to
den dolayı, nedeniyle,
-
|
|