-
-
replace
yenilemek, yenisi ile değiştirmek, yerine geçmek
-
development
geliştirme, gelişme
-
-
suffer
acı, acı çekmek, katlanmak
-
grow
yetiştirmek, büyütmek
-
forever
sonsuza kadar, durmadan, devamlı
-
cathedral
büyük kilise, katedral
-
raise
yükseltmek, kaldırmak, artış, zam
-
-
-
aloud
yüksek sesle, bağırarak
-
more now
artık daha fazla
-
-
colleague
meslektaş, iş arkadaşı
-
surroundings
çevredeki, etraftaki
-
attentive
dikkat eden, dikkatli
-
-
-
pot
solmak, bozulmak, saksı
-
-
-
-
in conclusion
sonuç olarak
-
If I were you
senin yerinde olsam
-
-
-
-
-
-
Do you know if
Bildiğiniz yoksa, bilginizi yoksa
-
I asked her if
I don't know if
Onu sordum (indirect speech)
-
dull
sıkıcı, kasvetli, soluk
-
-
-
-
-
scratch
çizik, sıyrık, çizgi, çizmek
-
-
rest
dinlenmek, rahat, huzur
-
amazed
şaşırmak, hayret etmek
-
exhausted
tükenmiş, yorgun, bitkin
-
pant
solumak, hızlı hızlı solumak, nefes nefese kalmak
-
shoelace
ayakkabı bağcığı
-
threaten
tehdit etmek, korkutmak
-
-
-
|
|